18 Mayıs 2013 Cumartesi

İnşaat


TÜRKİYE’DE İNŞAAT KONUSU
Terim olarak belirli bir bölgedeki bina veya yapının oluşturulma aşaması şeklinde tanımlanan inşaat aslında pek çok işin bir arada yürütüldüğü meşakkatli bir süreçtir. Tarih boyunca insanların her devirde bir müddet uğraştığı bir kavramdır. Toplumların ilerlemesinde başrolü oynayan inşaat ,birçok kişi için ekmek kapısı konumundadır. Her insanın barınmak için bir eve, çalışmak için bir işyerine, üzerinde gitmek için bir yola veya içinden geçen suyu kullanmak için bir şehir şebekesine ihtiyaç duyduğunu düşünecek olursak; inşaat toplumun kalbi konumundaki bir sektördür.
Köken olarak Arapçadan dilimize girmiş olan inşaat; var etmek, yaratmak, bina etmek gibi anlamlara gelen inşa kelimesinden türemiş bir mimarlık terimidir. Mimari terim olarak ise; yapı ya da yapı çevresinin, altyapının, projenin oluşturulması ve montaj işlemidir. Bir insan dünyaya geldiği ilk andan itibaren inşaatla ilişki içerisinde ömrünü geçirmektedir. İnşaattan bağımsız ilişiksiz bir yaşam asla düşünülemez. Hatta ve hatta insanın ölümünden sonra dahi inşaat onun kaderine işlemiştir. Çünkü; insan öldüğünde mezara gömülür ki bu da bir inşaattır. Tarih boyunca anıt mezarlar hep var olmuştur, keza sade bir mezar olası bile her mezar içinde inşa unsurlar taşımaktadır. Eski çağlardan kalaninşaat eserlerini belirtmek gerekirse bunların başında Hz İbrahim (s.a.v.) tarafından yapıldığı bilinen Kâbe, Mısırlıların yaptığı ve üzerinde oldukça fazla efsaneler üretilen piramitler, Babillerin M.Ö 600’lü yıllarda inşa ettikleri Babil kulesi, yine M.Ö 400’lü yıllarda Greklerin yaptığı Samos su tüneli sayılabilir. Ayrıca Pers Kralı 1. Darius M.Ö 500’lü yıllarda İskit seferine çıktığında İstanbul Boğazı üzerine yüzer köprü kurdurmuştur. Tabi ki bunların haricinde sayılabilecek birçok tarihi yapı mevcuttur. Ülkemizde Cumhuriyetle birlikte hızlı ve planlı kalkınma için sanayi, tarım ve ulaşım alanlarında yatırımlara verilen önem, Türk İnşaat Sanayinin temelini atmıştır.                                                                                                           
                 
 Cumhuriyet dönemi gelişim sürecinin inşaat alanındaki ilk önemli adımları 1920’li yıllarda Ankara’da başlamıştır. Ankara’da tüm o günün getirmiş olduğu zorluklara, ulaşım ve malzeme bakımından yaşanan imkânsızlıklara rağmen çevrenin geleneksel yapıtarzına uygun bir imar planı faaliyete geçirilmiştir. Kullanılan malzemeler ahşap, kerpiç, kaba yontma taş gibi ilkel malzemeler olmasına rağmen bunlar bile yeterli düzeyde sağlanamıyordu. Düşünün ki ülkenin başkentinde bu kadar imkânsızlar varken yurdun diğer kesimlerinde inşa faaliyetlerde bulunmak ne derece zordu. Cumhuriyet dönemi ilk inşaat faaliyetlerinin ağırlığı ulaşım alanındaki yol yapım çalışmalarında olduğu bilinmektedir. Bu konuda yetiştirilmiş kalifiye eleman eksikliğinden dolayı bir müddet yabancı firma taahhüdünde veya müşavirliğinde yürütülen bu çalışmalar kısa zaman içerisinde meyvesini vermiş,toplum refahı hızla yükselmeye başlamış ve zamanla bu firmaların yerini yerli firmalar almış hatta yurt içinden dışarıya müteahhit ihracı yapar konuma gelinmiştir.
Bugün dünyanın pek çok ülkesinde Türk İnşaat firmaları taahhüt yapmakta hatta müşavirlik hizmeti vermektedir. 1950’li ve 1960’lı yıllara gelindiğinde DSİ ve Karayolları gibi devlet imkânlarıyla büyük çaplı projeleri hayata geçiren iktisadi kuruluşlar oluşturularak yurdun dört bir yanında inşaat faaliyetleri geliştirilmiştir. Bu kurumlar teknik gücü bünyesinde toplayarak çok hızlı gelişim göstermiştir. 60’lı yılların yatırım hacmi en yüksek olan kurumlarından olan DSİ, 70’li yıllara gelinince yetişmiş teknik iş gücünü özel sektöre kaptırmış ve kamusal alanda oldukça büyük bir açıkla karşılaşılmıştır. Fakat bunun sektör açısından olumlu bir yanı özel sektörün sanayi alanına yatırım yapmasıyla fabrika inşaatları artmış bunun bir sonucu olarak da kentleşmeler hızla artmış, büyük kentlere göçler hızlanmış ve insanların konut ihtiyacının artması nedeniyle bina inşaatları hızlanmıştır.
Zamanla ticari ve sosyal yapı niteliğinde çok katlı bina inşaatları sıkça yapılır hale gelmiştir. Bu arada konut ihtiyacının bir kısmı gece kondu diye tabir edilen yasadışı yollarla karşılanmışsa da zamanla bu kişiler hakkında gerekli işlemler yapılarak nizama uygun tedbirler getirilmiştir. 1970’li yıllardan itibaren yap-satıcı diye tabir edilen konut imalat tarzı ülke gündemine girmiştir. Bu tarz yapılaşma halen daha Anadolu illerinde görülmektedir. 1980’li yıllara gelindiğinde ise düşük ve orta gelirli ailelere yönelik konut edindirme projesi kapsamında Emlak Bankası, Toplu Konutİdaresi gibi kurular aracılığıyla krediler dağıtılmıştır. Bunların dışında kooperatif sistemi de toplum içinde kabul görmüş ve toplumun orta direği de konut sahibi olma şansıyakalamıştır. Yüzyıllardır süre gelen zaman diliminde inşaat konusu insanlara her zaman zor sahip olunan mülk olarak kendini göstermiştir.
Günümüzde her ne kadar inşaat kelimesi yapı olarak anılmasa da aslında karşılığı sadece yapıdır. İnşaat insanların yaşadığı yerlerdir. Kimi zaman bir okul kimi zaman ise bir binadır. Ama her zaman inşaat her insan için lazım olan yerlerdir. Günümüzde müteahhit olan kişiler bu konuda özellikle yaz mevsiminin başlangıcında birçok inşaat çalışmasında var olmaktadır. İnsanlar yapılan inşaatlar sayesinde ev sahibi olmaktadır. İnşaat her insan için ilgi çeken mekânlardır. Teknoloji ile gerek kullanılan malzemeler konusunda gerek uzman kadrosu ile inşaatlar her zaman gözde yerlerdir.İnşaat sektörü her insanın beceremeyeceği bir sektör olup bu konuda çok fazla kafa yoran sektörlerdir. Birçok inşaat bölümünden mezun olmuş üniversite öğrenimli kişiler günümüzde oturduğumuz evlerin yapımında emek veren kişilerdir.İnşaat gerek mimarların gerekse mühendislerinçalışmalar sürdürdüğü mekânlardır. Zira günümüzde inşaat konusu yalnızca çevrenin inşa edilmesini değil, bakım, onarım ve işletilmesine katkıda bulunan faaliyetlerin tümünü içerecek şekilde değerlendirilmektedir.
İnşaatüretimi artık yalnızca yapınıüretimi olarak algılanmamakta; çevreyle dost olan ve sosyal sorumluluk taşıyan aynızamanda sosyal yaşama, toplumsal yapıya doğrudan etki eden, saydam ve sürdürülebilir üretim anlamına da gelen bir kavram olmaktadır. Türkiye de inşaat sektörü yüzlerce meslek dalına da kapı açan bir konu olduğu için herkesi büyüölçüde ilgilendiren bir konudur. İnşaat insanların barındığı bir yerdir. İnsanlar yapılan inşaatlar sayesinde teknolojik gelişmelerin farkına varmış olup güzel sitelerin nasıl yapılacağınıkeşfetmiştir. Yan yana birleşik halde gördüğünüz inşaatlar blokları temsil eden binalardır. Bu bloklar sayesinde çocukların oyun alanı ortak yaşam alanı gibi tüm alanlarda düşünülen bu yerler güvenli yaşama alanını sunan yerlerdir.
Türkiye’de inşaat sektörü 1980 yılında ciddi ilerleme kaydetmiştir. İnsanların yaşama alanı olarak inşaat gerçekten önemli bir konudur. İnşaat konusu gerek bina yapımında kullanılan malzemeler ile gerekse yüksek tehlikede çalışan alt kadrodaki elemanları ile büyük önem taşıyan yerlerdir. İnşaat sektöründe çalışan kişiler sizlerin oturduğunuz evlerde kimi zaman can güvenliğini hiçe sayarak çalışmış kişiler olup uzun saatler çalıştıkları işe emek veren kişiler olmuştur. İnşaatı önemli yapan şeyler yapımında kullanılan malzemelerden kaynaklanmaktadır.
Türkiye'nin İnşaat sektöründeki olumlu görünümün temelinde birbiriyle bağlantılı dört gelişme dikkat çeken konular arasındadır. Bunlardan en önemlisi her yıl 1 milyon civarında seyreden nüfus artışıdır. Bu rakam, yılda ortalama 200 bin yeni konut yani yeni inşaat ihtiyacı anlamına gelmektedir. İkinci önemli faktör, hanelerdeki nüfus sayısında görülen azalmadır. İş veya eğitim nedeniyle kırsal alandan kentlere yaşanan göçün konut talebini artıracak 3'üncü neden olduğu düşünülürken, Türk ekonomisinde devam eden pozitif büyüme eğilimi de talep artışıbeklentilerini güçlendiren 4'üncü faktör olarak göze çarpmaktadır. Tüm bu ihtiyaç konuları Türkiye açısından önem taşıyan konulardır.      
                Yapılan anketlere ve görüşmelere göre sektör profesyonelleri, inşaat sektörünün en önemli problemlerinden kayıt dışıyla mücadele için de tedbirler yani önlemler alınmasını, ayrıca konut kredisi vadelerinin uzatılmasını ve emlak vergilerinin düşürülmesini talep konularında bulunmaktadır. Uzmanlar göre ise bu durum şu şekilde açıklanmaktadır. Yeni bir uluslararası kriz yaşanmaması durumunda Türkiye'de inşaat izinlerinin 2013 yılında 800 bin kadar, tamamlanmış olup konut sayısının da 600 bin kadar olmasıbeklenmekte olan bir durum söz konusu olmaktadır.
Tüm Avrupa ülkelerinin konut dışı inşaat sektörlerinde konut sektörüne göre kıyaslanması ile daha büyük dalgalanmalar görülmektedir. Bu nedenle Türkiye'nin konut dışı inşaat sektöründeki inşaat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder